2019 yılının sonlarında başlayan koronavirüs salgını kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Koronavirüsün neden olduğu Covid-19 hastalığı çoğunlukla ileri yaş grubunda veya kronik rahatsızlığı olan kişilerde daha ciddi sorunlar doğursa da her yaşta kişiyi etkileyebileceği bilinmektedir.
Yeni bir koronavirüs SARS- COV2 veya Covid-19 gibi isimlerle bilinen bir RNA virüsüdür.
İlk olarak Çin’in Wuhan kentindeki bir deniz mahsulleri pazarında hayvanlardan insanlara geçmiş olarak başladığı düşünülen bu virüs Ocak 2022 tarihine dek çeşitli mutasyonlar geçirerek küresel anlamda tüm dünyaya yayılmış ve 21. yüzyılın pandemisi haline gelmiştir.
Koronavirüs ilk yayılmaya başladığı 2020 yılı başları ile günümüz arasında hem hastalığın semptomları değişkenlik göstermiş hem bilimum hastalıkla mücadelede artma olduğu kayda değer adımlar söz konusu olmuştur.
Elbette toplumun tüm kesimlerini ciddi anlamda etkileyen bu pandemi dönemi hamile kadınlarda birtakım sıkıntı ve sorunlara yol açmıştır.
Pandeminin başlarındaki bilgiler ve veriler son derece kısıtlı olduğu için ve tüm dünya bir bilinmezin içinde olduğu için gebe kadınlar haklı olarak hem kendileri hem bebekleri için oldukça yoğun endişelere kapılmışlardır.
Damlacık yolu ile başlayan gribe benzer semptomlara neden olan koronavirüsün en sık görülen belirtileri; ateş, yaygın kas ağrıları, kuru öksürük, halsizliktir.
Daha nadir görülen belirtiler ise; boğaz ağrısı, tat ve koku kaybı, gözde konjiktivit, ishal ve cilt döküntüleridir. Hastaların çok az bir kısmında ise solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı ve şiddetli sistemik belirtiler mevcuttur.
gibi korona semptomları gösteren hamilelerin test yaptırması tavsiye edilir. Covid-19 tanısı, aynı hamile olmayan kişilerde olduğu gibi burundan alınan sürüntüde PCR yöntemi ile virüsün tespit edilmesi ile konulur.
Hamilelerde Covid-19 belirtileri diğer kişilerden farklı değildir. Çoğunlukla hafif veya orta şiddetli grip veya grip benzeri belirtiler ortaya çıkar. Ateş, nefes darlığı, öksürük ve ciddi solunum sıkıntıları da görülebilir. Zatürre ve önemli derecede solunum yetmezliği çoğunlukla ileri yaşta, düşkün ve immün sistemi baskılanmış kişilerde gördüğümüz bulgulardır.
Ateş, öksürük, yaygın kas ağrısı, baş ağrısı ve burun akıntısı, göğüs ağrısı gibi Covid-19 semptomları gösteren gebelerin PCR testi yaptırması tavsiye edilir. Gebelikte vücutta ve bağışıklık sisteminde meydana gelen değişimlerden dolayı gebe kadınların solunum yolu enfeksiyonlarından daha çok etkilenebileceği bilinmektedir.
Koronavirüsün en en önemli bulaşma yolu damlacık yolu ile olur. Virüs ile enfekte olan kişinin öksürüp hapşurması sırasında yayılan damlacıklar yakındaki kişiye bulaşabilir. Ayrıca virüs parçacıklarnın düştüğü yüzeye dokunan kişi elini yüzüne, ağzına, burnuna değdirirse de enfekte olabilir.
Genel olarak gebelerde bağışıklığın daha düşük olması ve karın büyüdükçe akciğer kapasitesinin azalması nedeni ile solunum yolu enfeksiyonlarına bir yatkınlık söz konusudur. Ancak bulaş konusunda şu ana kadar yapılan çalışmalar hamilelerde Covid-19 virüsüne yakalanma riskinde bir artış olduğunu göstermemiştir.
Gebelik kadınları viral ve bakteriyal enfeksiyonun solunum komlikasyonlarına daha yatkın hale getiren fizyolojik bir durumdur.
Bağışıklık ve kardiopulmear sistemlerdeki fizyolojik değişikliklere bağlı olarak gebe kadınların mikroplazmaları ile enfekte olmaları, daha şiddetli hastalık geçirme riskini beraberinde getirmektedir.
Diğer yandan SarsCov-2 ve Mers-COV’nin gebelik sırasında daha şiddetli klinik seyirlerden sorumlu olabileceği bilinmektedir.
Bununla birlikte şu ana kadar gebe kadınların Covid-19 enfeksiyonuna daha duyarlı oldukları veya koronavirüse yakalananların daha şiddetli pnömani geliştirmeye yatkın olduklarına dair bir kanıt bulunamamaktadır.
Tüm bunlarla birlikte koronavirüs enfeksiyonu geçiren kadınlarda verilecek ilaçlar yönünden bir kısıtlama söz konusu olmaktadır.
Hamile kadınlarda şeker, yüksek tansiyon, aşırı kilo gibi durumlar Covid-19 hastalığının daha ağır geçmesine neden olabilir.
Gebe kadınların hastalığı ağır geçirdiğinde yoğun bakıma ihtiyaç duyma ihtimali gebe olmayan kadınlara göre daha fazladır. Bu nedenle Covid-19 açısından gebeler orta riskli grupta yer alır.
Semptom gösteren gebelerin PCR testi yaptırması ve çıkacak sonuca göre uygun izolasyon uygulaması önerilir.
Gebelikte korona geçiren kadınlarda; düşük, ölü doğum gibi komplikasyonların daha sık görüldüğüne dair bir veri yoktur.
Bazı çalışmalarda Covid-19 hastası gebelerde erken doğum riskinin arttığı gösterilmiştir. Erken doğan bebeklerde ise prematüritenin getireceği komplikasyonlar nedeni ile yoğun bakım ihtiyacı doğal olarak artmaktadır.
Hamileliğin ileri aylarında Covid-19 pnomanisi gelişen kadınlarda (plesanta yolu ile) dikey geçiş açısından anne karnında enfeksiyon değerlendirildiği ve son 3 aylık dönemdeki gebeler üzerinde yapılan incelemelerde Covid-19 ‘un anneden bebeğe geçmediği görülmüştür.
Daha sonra yapılan 936 yeni doğanı içeren çalışmanın sonucuna göre ise gebeliğin son 3 ayında anneden bebeğe %3,7 oranında düşük bir olasılıkla geçiş tespit edilmiştir. Bu oran anne karnında bebeğe geçen diğer enfeksiyonlar ile benzer oranlardadır.
Gebelikte koronavirüs açısından pozitif olan annelerin bebeğe virüsü bulaştırmadığı varsayılmaktadır, ancak halen çalışmalar devam etmektedir.
Annede oluşan antikorlar (IgM) bebeğe plesenta yolu ile geçmemektedir. Ancak bebek virüsle karşılaştığı zaman kendi antikorlarını oluşturabilir.
Aynı zamanda enfekte kadınlarda anne sütünde de virüse rastlanmamaktadır. Ancak doğumdan hemen sonraki süreçte anne ile temasa bağlı bebekte Covid-19 bulguları olabilir.
Anne sütünde virüs tespit edilmediği için en çok sorulan soru da “Coronavirüsü pozitif olan kadın emzirebilir mi?“dir. Bu soruya cevap “EVET” tir. Coronovirüstesti pozitif çıkan annelerin emzirmeye devam etmesi önerilir.
Anne sütü bebeğin beslenmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlenmesinde oldukça önemlidir. Süt yolu ile koronavirüsün bebeğe geçmesi sözkonusu değildir ancak emzirme sırasında alınacak birkaç önlem ile virüsün bebeğe geçişi önlenebilir.
Coronavirüs anne sütü ile bulaşmasa da anneyle olan yakın temasta solunum yolu ile bulaşabilir. Bu nedenle annenin emzirme öncesinde el hijyeni sağlaması ve emzirme esnasında maske takması faydalı olacaktır. Bebeklere maske ya da siperlik takılması; bebeklerde boğulma ve asprasyon gibi kazalara sebebiyet verebileceğinden önerilen bir uygulama değildir.
Şu ana kadar gebelikte koronavirüs geçirilmesinin bebeklerde herhangi bir sakatlığa yol açtığı görülmemiştir.
Gebelikte koronavirüs takip ve tedavisi gebe olmayan kişilerle aynıdır. Gebenin genel durumuna bağlı olarak takip evde yada hastaneye yatırılarak gerçekleştirilir.
Covid-19 tedavilerinin hamilelik üzerindeki etkilerine dair insan verileri sınırlıdır. Covid-19 hastaları için mevcut tedaviler arasında deksametazon (kortizon),plazma ve antiviral ilaç olan remdesivir vardır. Gebelik sırasında Covid-19 hastalığında plazma uygulamasının etkinliği ve güvenliği ile ilişkin mevcut veriler şu anda sorular açısından anlamlı bir farkı ortaya koyamamıştır.
Çok sayıda çalışmadan elde edilen veriler Covid-19 ‘da klorokin ve hidroksiklonokinin kullanımının hiçbir yararı olmadığını göstermiştir. Ek olarak bu ilaçlar plesentayı geçip bebekte sorunlara yol açabilmektedir, dolayısıyla gebelikte kullanılmaz.
Gebeliğin kendisi pıhtılaşmaya karşı artmış bir eğilim yarattığı için Covid-19 hamile kadınlarda heparin yada froxiparin ile pıhtılaşmanın önlenmesi gerekliliği doğurabilir. Ancak gebelikte koronavirüs geçiren kadınlarda tramboflaksiye başlama kararı hasta ve doğum uzmanı ile birlikte verilmelidir.
Gebelerde koronavirüse daha sık rastlanması gibi bir bilgi elimizde olmadığı hamilelerin bağışıklığının daha düşük olduğunu bilmekteyiz. Gebelerin bağışıklığını yüksek tutabilmek için sağlıklı ve dengeli beslenmeleri, iyi uyumaları, sigara kullanmamaları gereklidir. Ayrıca oksijenli ortamlarda yapılan egzersizler moral ve motivasyonun yüksek tutulması da bağışıklığı güçlendirir.
Covid-19 pozitif olan gebeler doktorları tarafından verilen vitaminleri ve takviyeleri kullanmalı, kilolarına dikkat etmeli doğal ve sağlıklı beslenmelidirler. Coronavirüs tedavisinde kullanılan kortizon, froxiperin gibi ilaçların bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Ayrıca parosetamol gibi ağrı kesici ve ateş düşürücüler de gebelerde kullanılabilir. Ancak remdesivir gibi antiviral ajanlar hamilelikte güvenilir olmayan ilaçlardır.
Alınan tüm önlemlere rağmen hamilelikte koronavirüse yakalanılması durumunda anne adayı maske takarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu süreçte Covid-19 tanısı için hastanın semptomlarının şiddetine bağlı olmak üzere akciğer röntgeni veya tomografisi çekilmesi zorunluluğu doğabilir.
İlgili hekim tarafından bebek için gerekli önlemleri aldıktan sonra radyolojik görüntüleme yapılabilmektedir. Dolayısıyla anne adayının kendi sağlığı için bu gibi tetkiklerin yapılmasına onay verilmesini önermekteyiz.
Gebelikte Covid-19 geçirilmesi doğumun normal yada sezaryen şeklinde olup olmayacağı konusu hamileler tarafından sık sorulan bir sorudur.
Tek başına Covid-19 pozitifliği sezaryen doğum için bir endikasyon değildir. Koronavirüs taşıyan gebenin doğum zamanı eğer tıbbi olarak mümkünse izolasyon süresinin tamamlanmasından sonraya ertelenmelidir. Ancak bun için gerekli zaman yoksa gerekli önlemler altında doğun gerçekleştirilebilir.
Gebelikte koronavirüs geçirilmesi erken doğum riskini artırabileceğinden gebeliğin son döneminde pozitif olan vakaların prematür doğum açısından yakın takip edilmesi gerekir.
Gebenin oksijen satürasyonunun %95’in üzerinde tutulması bebeğin anne karnında gelişimini tamamlayabilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle doğum öncesi satürasyonu düşen gebelere oksijen desteği verilmelidir.
Annenin doğumda klinik tablosunun bozulması, septik şoka girmesi ve akut organ yetmezliği gibi ciddi tablolar ortaya çıkarsa gebe acil olarak sezeryana alınabilir.
Annenin genel durumunun iyi ve stabil olduğu durumlarda ise anne ve bebek açısından şartlar uygun ise vajinal doğum tercih edilmelidir. Yapılan çalışmalar sadece Corona virüs pozitifliğinin doğum şeklini etkilemediği yönündedir.
Doğumdan sonra eve ziyaretçi kabul edilmemesi, sosyal izolasyon kurallarının uygulanmaya devam edilmesi anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Doğum eylemi başlayan vakalar sağlık bakanlığı tarafından bildirilen koşullarda negatif basınçlı izole odalarda doğum ünitesinde takip edilmelidir. Takipte dikkat edilmesi gereken hususlar şöyledir;
Hamile ve emziren kadınlarda Covid-19 aşısının etkisi ile ilgili çalışmalar her geçen gün artmakla birlikte spesifik çalışmalar halen oldukça kısıtlıdır.
Ülkeler kendi politikalarını belirlemelerdir. Amerika gebelere ve emziren kadınlara Covid-19 aşını önermektedir. İngiltere aşının koronavirüs riskine karşı önemini vurgulamaktadır.
Son dönemlerde Covid-19 geçiren gebelerde erken doğum riski ile anne ve bebek kaybının daha fazla olduğu görülmektedir. Koronavirüse yakalanan anne adaylarının erken doğum ve buna bağlı riskleri yaşama olasılığı 3 kat artmaktadır. Bununla birlikte Covid hastası gebe kadınların yoğun bakıma yatış ve hayati risk oranları yüksek olabilmektedir. Bu süreçte aşılanma oldukça önemlidir.
İnaktif aşılar (Sinovac, Turcovac) gebelikte güvenle uygulanabilen aşılardır. Biontech ve moderna gibi MRNA aşıları canlı virüs içermeyen ve DNA üzerinde olumsuz etkisi olmayan aşılardır.
Aşıdan dolayı Covid-19 alınmaz ve bu aşılar gebelere veya gelişmekte olan bebeğe herhangi bir zararı olan madde içermez.
Gebe kalmadan önce aşı yapılmasında bir sakınca yoktur. Ancak gebe kalındıktan sonra aşı için 12. Haftanın bitmesi beklenmelidir.
Covid-19 aşıları öncesinde gebelik testi yaptırmaya gerek yoktur ve bu aşılar gebe kalmayan engel değildirler. Sonuç olarak özellikle risk grubundaki gebeler öncelikli olarak gebeliğin 3. Ayından sonra ve emzirme döneminde tüm anneler ve anne adaylarına koronavirüs aşısını önermekteyiz.